Ok, Yay ve Hedef

Ok, Yay ve Hedef

Ok, Yay ve Hedef

Bir japon ok ustası öğrencisine; "Sonuna kadar gerilmiş bir yay, tüm evreni içine almış demektir. İşte bunun için yayı doğru biçimde germeyi öğrenmek
çok önemlidir" der.

Zen okçuları ise, yayı doğru gerebilmek için vücudun gergin olmama- sını aksine, bir bebeğin parmağı tutması gibi kuvvetli fakat yumuşak ve amaçsız
olmayı öğütler. Çünkü; doğru yolda amaç güdülmez.

Hedefi vuracağım diye ne kadar çabalarsanız o kadar başarısızlıkla karşılaşacaksınız. Amaçtan o kadar uzaklaşmış olursunuz çünkü amaç hedefi
vurmak değildir, hedefe bizzat ulaşmak nihayetinde hedef olmaktır.

Bir şeyi başarma tutkunuz yolunuza çıkmış en büyük engeldir. Zen, hedef gütmeyi zihinden silerken, hedefe giderken aradaki tüm amaçları kaldırmayı
öğretiyor. Ok ve yayı dahi...

Onların hareketin en yüksek kertesi hareketsizlik. Belâgatin en yüksek kertesi suskunluktur gibi. Büyük usta isimli öyküde ustanın öğrencisine verdiği
ders anlatılır; yeryüzündeki en iyi okçu olmayı hedefleyen yetenekli fakat genç adam, yaşayan en büyük yay ustasını aramaya koyulur.

Sonunda bulduğu usta öyle ihtiyardır ki gözleri neredeyse hiç görmez, kamburluktan saçı sakalı yere değer. "Okçulukta sandığım kadar usta
olup olmadığımı ölçmek için buraya geldim" der, genç adam ustaya. Ve genç 
adam, yayına yerleştirdiği tek ok ile oradan geçen kuş sürüsünden
beşini yere düşürür.
Üstad hoş gören bir tavırla gülümser ve konuşur; ‘‘Sadece ok ve yayla nişan almak denir buna, hedefe; oksuz ve yaysız isabet etmeyi öğrenemedin” der.
Az ötede eski hikayelerde anlatılan üç bin endaze derinlikteki uçuruma seğirtir. Bu uçurumun en ucundaki yerinde oynayan bir kaya parçasının üzerine
çıkan Kan Ying Usta, çok yükseklerde uçan bir akbabayı gözleriyle takip etmeye başlar. Elleri boştur. Görünmeyen bir yayın üzerine görünmeyen bir ok
yerleştirir. Üstad yayı yeterince gerip bıraktığında genç adam bir ıslık sesi duyar gibi olur. Akbaba uçamaz haldedir.
Çünkü usta, kudreti , noktaya yönlendirmek için ok’a ve yay’a gerek duymamaktadır.