Doğru İnsanları Seçmek
Doğru İnsanları SeçmekKazanan bir takım oluşturmanın sorunlarından biri de oyuncuların süreli sözleşmeler yapmasıdır. Günümüzde şirketlerin ellerindeki iyi elemanları korumak gibi bir sorunları olduğunu biliyorum; personel devri çok yüksek ve sadakat pek fazla değil. Antrenör olarak ben de böyle bir sorunla karşı karşıyaydım.
Birinci Lig'de başarılı olmamı sağlayan şeylerin başında, Giants oyuncuları konusunda doğru seçim yapabilmiş olmam gerekiyordu. Bir programımız vardı ve yeni oyuncuları yavaş yavaş alıyorduk. Günümüzde ise, yetenekli bir takım oluşturmak için öyle fazla zaman yok. Durum bazı bakımlardan, lise takımlarını çalıştırmaya benziyor, her yıl mezun oluş gidiyor. Ben işe başladığımda, antrenörler her yıl takımlarının yaklaşık yüzde 8 veya 10'unu yeniliyordu. Bugün ise bu oran yüzde 30'larda varıyor.
Bu yükseklikte bir kadro yenilemesi, bir takımın kaderini tersine çevirme ve onu kazanan bir takım halinde tutma işini daha da zorlaştırıyor. Özellikle, takıma yeni getirdiğiniz insanlar konusunda olağanüstü dikkatli olmanız gerekiyor. Yapacağınız birkaç küçük hata çok ciddi zararlara yol açabilir. doğru insanı seçme bilimi diye bir şey ne yazık ki yok. Bu iş bir sürü sınama ve yanılmayı içeriyor. İnsanlar sizi aldatacak ve siz de hatalar yapacaksınız-bende kendi payıma düşenleri yaptığımı biliyorum. Ama bir süre sonra, kimin işe yarayacağınıza dair sezgileriniz gelişir. Bu kişilerin her zaman en ünlüler, hatta en yetenekliler olmadığını gördüm. Doğru kişi genellikle, başarılı olmanın neyi gerektirdiğini anlayan ve kendini bunun gerektirdiği gayreti göstermeye adayan kişidir.
Örneğin Birinci lig'de, Bryan Cox diye, çok kötü ün kazanmış bir oyuncu vardı. Ligde çok para cezası almıştı-belki de tarihte hiç kimsenin almadığı kadar. Benim takımım ona karşı o kadar çok oynadı ki, kendisini çok yakından tanır gibiydim. Onu seyrederken kendi kendime şöyle derdim: "Bu adam ne kadar sıkı oynuyor ve ne kadar çok çaba gösteriyor-onda benim takımımda olmasını istediğim bir şey var". Sözleşmesi bittiğinde, kendisiyle çok açık ve zorlu bir telefon konuşmamız oldu. Kendisinden ne istediğimi apaçık söyledim, o da bana benden ne beklediğini söyledi.
Beklediği özetle şuydu: "Benimle oyun oynama". Ona, aklımdan geçen şeyleri bütün açıklığıyla bileceğini söyledim. Bryan, Jets'le sözleşme imzaladı ve çok iyi iş çıkardı.
Ben psikolog değilim. Bir insanın nasıl bir kişiliğe sahip olduğuyla ve kişiliğinin benimkine denk düşüp düşmediğiyle ilgilenmem. "Çevresiyle uyumlu" olup olmadığına aldırmam. Oyuncularımın kazanma arzusunun benimki kadar güçlü olmasını isterim, hepsi bu. Eğer takımınızdaki insanlar aynı hedefleri ve tutkuları paylaşıyorsa ve eğer siz onları en iyisini aypmaya zorluyorsanız, birinci sıraya çıkacaksınız demektir, bundan eminim.
Bill Parcells
Kaynak: Harvard Business Review