Kitaplar ve Atatürk...
KİTAP KURDU
Atatürk’ün yüzyılımızın önde gelen kişileri arasında yer almasında kuşkusuz O’nun askeri dehası, devlet adamlığı yanında bir düşün adamı olmasının da büyük payı vardır. Atatürk’ün hayatı boyunca neler okuduğunu, nasıl okuduğunu ancak yakın çevresindekilerden ve kendi anılarından öğrenebiliyoruz.1881 yılında Selanik’te dünyaya gelen Mustafa Kemal, okuma çağına gelince, babası Ali Rıza Bey “Adam olmak için okumak, öğrenmek şarttır. Başka çaresi yoktur.” sözleriyle, O’nu okumaya özendirmiştir. Belki de bu sözler, küçük Mustafa’da okuma ve öğrenme merakının uyanmasında önemli bir etken olmuştur. Daha ilkokul öğrencisi iken kitap okumayı sokakta oynamaya yeğlediğini mahalle arkadaşı Asaf İlbay’ın anılarından öğreniyoruz.
Askeri ortaokulda öğrenimini sürdürürken, sadece ders kitaplarıyla yetinmediği, yerel dergi ve gazeteleri de izlediği, o günlerde Selanik’te çıkan “Çocuklarla Rehber” adlı haftalık bir derginin fen ve matematik konularında açtığı yarışmaları kazananların başında Mustafa Kemal adının görülmesinden anlaşılıyor.
Mustafa Kemal, Manastır Askeri Lisesi’ne devam ederken, dersleri dışında vatan ve özgürlük kavramlarını işleyen Namık Kemal’in eserlerini Mehmet Emin’in ve Tevfik Fikret’in şiirlerini durmadan okuyor, hatta ezberliyordu. Öte yandan çok iyi Fransızca bilen arkadaşı Fethi Okyar’ın yardımıyla Voltaire, Rousseau, Montesqiue gibi Fransız ihtilalini hazırlayan düşünürlerin eserlerini okuyor ve fikirleri üzerinde tartışıyorlardı. Mustafa Kemal yabancı dil bilmenin gereğini ve değerini daha o zaman anlamış olduğundan, okulda öğretilen Fransızca ile yetinmeyip, yaz tatillerinde Selanik’e gittiğinde “College des Freres de la Salle’in özel kurlarına devam etmiştir. Askeri Lise’deki öğrenimi sırasında, tarih öğretmeni, Mehmet Tevfik Bilge’nin derslerinde, Fransız ihtilalinden, dünyada ki başka olaylardan ve düşün hareketlerinden sözetmesi O’nda tarihe karşı ilgi ve sevgi uyandırmıştı. Bu ilgi, artarak ömrünün sonuna kadar sürmüştür.
Atatürk Harp Okulu’ndaki öğrenim yılları, yurtseverlik duygularını besleyen edebiyat ve kültür birikimini hazırlayan tarih kitapları başta olmak üzere, öğrendiği yabancı dillerin de yardımıyla, ilgi alanındak, başka yayınları da yakından izlediği yıllardır. Hafta sonlarında, arkadaşı Ali Fuat Cebesoy ile birlikte, Beyoğlu’nda Galatasaray Lisesi’nin hemen yanında bulunan mekanlara gider buraya sürekli olarak gelen yabancı gazeteleri saatlerce okur ve bu süretle, dünyada ki olaylar ve dış basında Osmanlı İmparatorluğu hakkında yayınlanan yazıları okurdu. O’nun Harp Okulu ve Harp Akademisi’nden sınıf arkadaşları olan Ali Fuat Cebesoy ve Asım Gündüz anılarında; 78 öğrenciliklerinde, yönetimin yasaklamalarına karşın, özellikle Namık Kemal, Tevfik Fikret ve Mehmet Emin Yurdakul’un şiirlerini, geceleri yatakhanede nasıl gizli gizli okuduklarını yazmaktadırlar. Tanınmış tarihçi Prof. Enver Ziya Karal’ın konuya ilişkin belirlemeleri şöyledir:
“Atatürk’ün tükenmez enerjisinin ilk aşaması, yetişme tarzında görülür. Kendi çabası ile Fransızca öğrenmiş ve bu dilde yazılmış, askerlik eğitimi ile ilgili olduğu kadar siyaset, hukuk ve edebiyat üzerine yazılmış eserleri de okumuştur. Atatürk’te okuma, öğrenme merakı hayatı boyunca sürecektir”
Mustafa Kemal Atatürk, 1905 yılında kurmay yüzbaşı olarak önce, Şam’a kısa bir süre sonra Selanik’teki 3.Orduya atanır. Burada bulunduğu sırada, General Litzmann’dan çeviriler yapmış, askerlikle ilgili kitaplarını yazmıştır.
1913 Ekim’inde Sofya’ya ataşemiliter olarak atanan Mustafa Kemal, resmi görevleri dışında kalan zamanını, çeşitli kitaplar okuyarak değerlendiriliyordu. M.Nuri Conker’in “Zabit ve Kumandan” adlı eserini okuyup, bir sohbet şeklinde, kendi fikirlerini, verdiği örneklerle zengileştirerek “Zabit ve Kumandan ile Hasbihal’i” yazmıştır.
1914 Mart’ında Yarbaylığa yükseltilen daha sonra Anafartalar Komutanı olarak Çanakkale Savaşlarına katılan Mustafa Kemal, cephede ateş altında bile okumaktan vazgeçmemiştir. Balzac’ın Colonel Chabert’i, Maupassant’ın “Boule de Suif’i, Lavedan’ın Cervir’inin karargah odasında gördüğünü kaleme alan gazeteci Ruşen Eşref Ünaydın’dır.
Mustafa Kemal’in 16.kolordu komutanı olarak Doğu Anadolu’da bulunduğu sırada tuttuğu anı defteri (7 Kasım-25 Aralık 1916) okuduğu kitapları ve okuma tutkusunu gösteren temel kaynaklardan biridir. Burada kayıtlardan o günlerde felsefe ve doğu sorunu konularında, örneğin; Ahmet Naim’in, Georges Fonsgrive’den dilimize çevirdiği “Meba-di-i Felsefe”sini, Şehbenderzade Ahmet Hilmi’nin “Allah’ı İnkar Mümkün müdür?” adlı eserlerini okuduğunu görüyoruz. Öte yandan Namık Kemal’in, “Şark Meselesi”, “Tarih-i Osmani”, “Makalat-ı Siyasiyye ve Edebiyye”sini ve başka eserlerini okuduğu anlaşılıyor.
Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı yıllarında daha çok İslam tarihi ile ilgili eserler okuduğu dikkati çekmektedir. 1920 yılı ortalarında, İstanbul Hükümeti’nin Kurtuluş Savaşı’nın engellenmesi amacıyla, ayaklandırdığı gerici asi güçlerin Ankara’ya yaklaştığı ve çoğunluğun korku ve heyecan içinde yaşadığı günlerde, gayet sakin olduğu ve İslam tarihi okuduğunu, o sırada Karargahında görevli olarak bulunan Halide Edip Adıvar, Kurtuluş Savaşı günlerini anlatan romanında anlatmaktaydı.
Cumhuriyet’in ilanından sonra hangi konularda, ne gibi eserler okuduğunu gösteren en güvenilir kaynak eser “Atatürk’ün Özel Kütüphanesinin kataloğudur. Bu katalog aynı zamanda O’nun eşsiz bir kumandan ve devlet başkanı kişiliği yanında, bir düşün ve kültür hayatının belgelerini göstermesi bakımından da çok önemlidir. Atatürk’ün özel kütüphanesinin koleksiyonları arasında en geniş yeri tarih kitapları almaktadır.
Leon Cahun, De Guignes, Leon Caetani, Barthold, Wells vb gibi tanınmış yabancı yazarların olduğu kadar Mustafa Celalettin, Aşıkpaşazade, Peçevi, Hoca Sadeddin, Ahmet Refik, Rıza Nur vb. gibi Türk yazarlarında eserlerini dikkatle incelemiştir.
Konuşmalarında tarihten verdiği örnekler bazen milli bir heyecan kaynağı bazen de bilimsel bir tartışma konusu olmuştur.
Atatürk’ün yoğun okuma ve çalışma alanlarından bir diğeri de Türk Dili üzerinedir. Türk Dilini, yabancı dillerden alınmış olan sözcüklerden kurtarıp arı bir Türkçeye kavuşturmak ve dilimiz üzerine ciddi araştırmalar yapılması amacıyla da “Türk Dil Kurumu’nu” kurmuştur.
Atatürk’ün ilgi duyduğu konulardan bir diğeri de hukuktu. Kurduğu devletin sosyal yapısını sağlam temellere oturtmak için hukuk kitaplarını da okuyor, ilgililelerle bu konuları tartışıyordu. Atatürk ayrıca sosyoloji, ekonomi ve başka alanlarda da çok çeşitli kitaplar okumuştur.
İstanbul’a dinlenmeye geldiği yaz aylarında yine çalışmalarını sürdürür özellikle, kendi emirleriyle Yıldız Sarayı Kütüphanesi’nin koleksiyonlarıyla zenginleştiren İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nden pek çok kitaplar aldırtır, incelerdi.
Atatürk’ün kitap okumada dikkati çeken bir özelliği de okuduğu kitabın önemli bulduğu yerlerini, kendine özgü işaretlerle belirlemesi, satır altlarını genellikle kırmızı ve mavi renkli kalemlerle çizmesi ve sayfa kenarlarına not almasıdır.
Atatürk, yaşamı boyunca okuduğu kitaplardan edindiği bilgiler ışığında, eşsiz dehası ile yaptığı sentezlerle halk için ışık olmuş yeni bir bilinç yaratmış, Türk toplumuna örnek olmuştur.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür”
Kaynak: Atatürk’ün Liderlik Sırları, Kitap Kurdu, Yüksel Mert-Cengiz Açıkgöz, 2010