
Sorumluluğu Üstlenmek
Sorumluluğu ÜstlenmekLiderlik edebilmek için lider olmanız gerekir. Bu aşikar bir şeymiş gibi görünebilir, ama benim bunu öğrenmem için bir yıl gerekti - hem de çok tatsız bir yıl. Giants'a antrenörlük yapmaya başladığımda, kendime güvenim yoktu. Etrafımda hep ünlü ve büyük egolara sahip oyuncular vardı, ben de onlarla ilişkilerimde biraz çekingen davranıyordum. Başarılı olabilmek için kendilerini değiştirmek zorunda oldukları konusunda herhangi bir şey söylemiyordum. Sonuçta, saygılarını kazanamayıp, tavırlarını değiştirmelerini sağlayamadım. O nedenle'de, kaybetmek alışkanlıklarını sürdürdüler.
Sezonun sonunda, antrenörlüğüme son verileceğini bekliyordum. Ama yönetim bir sezon daha etmem için karar verdi. Bunun nedeni de, esas olarak, yerime koyacak bir başkasını bulamamış olmalarıydı. O noktada, kaybedecek bir şeyim olmadığını anlayıp, bildiğim gibi davranmaya karar verdim.
Ben liderlik yapacaktım, oyuncular da beni izleyeceklerdi-bütün mesele bundan ibaretti. Eğitim kampının birinci günü, meseleyi açıkça ortaya koydum : Yenilginin hoşgörüyle karşılamayacağını hepsine söyledim. Takımın performansını düşüren oyunculara kendilerine çekidüzen verme şansı tanınacaktı ama bunu başaramayanlar gidecekti. Bu sert bir mesajdı, ama bu sertliği daha pozitif bir mesajla dengeledim.
Başarılı olunmadan takım olunmayacağını söyledim. Futboldan çok para kazanıp, canlarının çektiği pek çok şeye sahip olabileceklerini, ama insanın yaptığı iş karşılığı edinebileceği tek kalıcı değerin başarı olduğunu ve bunun da ancak büyük çaba ve bağlılık göstererek elde edilebileceğini söyledim. Bu kolay olmayacaktı, ama günün sonunda beraberlerinde eve götürebilecekleri en değerli şey başarı olacaktı.
Onlarla grup halinde konuşup, liderlik yeteneğimi kabul ettirdikten sonra, her biriyle tek tek konuşmaya başladım. Giants'la ve antrenörlük yaptığım diğer takımlarla olan deneyimim bana şunu gösterdi: Başarılı olabilmek için mutlaka örgütün her bir üyesiyle açık, bire bir konuşmalar yapmak gerekiyor. Bu konuşmalar bana, tek tek her oyuncudan takımın hedefine varması konusunda destek olmasını isteme ve kendisinden somut olarak ne beklediğimi ona anlatma imkanını verir. Bu teke tek konuşmalarda oyuncunun başarı ve kazanma tutkusuna seslenirim, ama aynı zamanda, eğer takıma kendisinden bekleneni vermeyecek olursa, verebilecek bir başkasını bulacağımı da açıkca belirttim. Ve şöyşe derim: "Eğer şampiyonluk maçlarında oynamak ve takımın en iyileri arasında yer almak istemiyorsan, ben de seni bu takımda istemem, çünkü benim yapmaya çalıştığım şey bunlar. Takım lig dördüncüsü olsun diye uğraşmıyorum."
Liderler, eğer mesajlarını her bir bireye tek tek aktarmayacak olurlarsa, takımları için doğru olan her şeyi yaptıkları halde, yine de başarılı olamayabilirler.
Bu teke tek konuşmalar bana aynı zamanda, her bir oyuncu hakkında adilane bir değerlendirme yapma imkanını da verir. Çabalayıp duran bir örgüte gelip, herkesi aynı kefeye sokan değerlendirmeler yapmak-herkesin başarısız olduğunu sanmak-çok kolaydır. Ama bu bir yanılgıdır. Bir takımın göze görünmeyen pek çok zayıflıkları olabileceği gibi, göze görünmeyen pek çok güçlü yönleri de olabilir. Bunları atek açığa çıkarmanın tek yolu, takımın her bir mensubunu ayrı ayrı gözlemlemek ve onlarla tek tek konuşmaktır. Böylece kimin katkıcı, kimin engelleyici olduğunu derhal görebilirsiniz. Ve takımın bütünsel çıkarı için, engelleri hızla ortadan kaldırmak istersiniz. Acı olan gerçek, bazı insanların hiçbir zaman değişmeyeceğidir.
O nedenle, eğer sizden bir takımın kaderini tersine çevirmesiniz isteniyorsa, uymanız gereken bazı kurallar vardır. Bunların başında şu gelir: Daha ilk günden, sorumluluğun sizin omuzlarınızda olduğunu açıkca söyleyin. Lider haline gelmeyi beklemeyin, gösterin.
Bill Parcells
Kaynak: Harvard Business Review