Yeni Teknolojiler Uluslararası Güvenliği Dönüştürüyor

Yeni Teknolojiler Uluslararası Güvenliği Dönüştürüyor

Yeni Teknolojiler Uluslararası Güvenliği Dönüştürüyor

Yeni Teknolojiler Uluslararası Güvenliği Dönüştürüyor

Dronlar: Uçan robotlar. ABD şu an da teknolojik olarak çalışmalarda öndedir. Giderek yaygınlaşan teknolojide yayılım hızı artmakta, temin edilmesi çok daha hesaplı hale gelmektedir.

Özerk Silahlar: Drone teknolojisi ile yapay zekayı birleştiren bu silahlar insan müdahalesi olmaksızın önceden tanımlanmış ölçütlere göre hedefleri seçme ve angaje olma potansiyeline sahiptir. Otomatik silahların dahil edilmesiyle özerk savaş geleceğin çatışmalarında dönüştürücü bir rol oynamaya aday olan bir “robo-savaş” perspektifini ortaya çıkarıyor.

Artan sayıda aktör-devlet ya da ticari-uydu gönderme ve fiberoptik kablolarını ve uydu trafiğini bozabilecek insansız sualtı taşıtlarını hareket ettirme yeteneği kazandıkça deniz yatakları ve uzay da muhtemelen artan ölçüde militarize olacaktır. Suç şebekeleri daha şimdiden hasımlarını gözlemek ve saldırmak için gelişkin dört pervaneli donlar kullanıyor. Hedef belirleme ve insan müdahalesi olmadan ateş açmaya karar verme yeteceğine sahip özel silahlar artan ölçüde kullanılabilir hale gelecek ve savaşın yasalarına meydan okuyacaktır.

Uzayın militarizasyonu: Uyduların yarıdan fazlası ticari olmakla birlikte yörünge iletişim cihazları artan ölçüde askeri amaçlar için önem kazanıyor. Hipersonik “planör” silahların yeni bir kuşağı bu alana adım atmak üzeredir. Bütün bunlar uzayın gelecekte çatışmalarda rol oynama olasılığını artırıyor ve uzay faaliyetlerinin düzenlenmesiyle ilgili mevcut mekanizmaların artık yeterli olmadığı konusunda endişelere kaynaklık ediyor.

Giyilebilir Cihazlar: Aşırı stres koşullarında sağlığı ve performansı optimum hale getirebiliyor ya da insana zorluk çekmeden 90 kilo civarındaki yükleri taşıma imkanı vererek askerin performansını artıran dış iskeletler üretebiliyor.

Eklemeli İmalat: Dijital olarak aktarılan tasarımlardan yerel olarak ulaşılabilir malzemelerle sahada ikame parçalar imal etme imkanı vererek tedarik zincirlerinde devrim yaratıyor. Aynı zamanda parça boyutlarını ve patlamayı daha iyi kontrol imkanına sahip yeni tür savaş başlıklarının geliştirilmesini de mümkün kılabilecektir.

Yenilebilir Enerji: Enerjinin yerel olarak üretilmesini mümkün kılarak tedarik zincirlerinde devrim yaratacak ve en uzak yerlerde bile talep üzerine parça basma yeteceğini iyileştirecektir.

Nanoteknoloji: Nano artan ölçüde metamalzemelerin, doğal olarak var olmayan özelliklere sahip akıllı malzemelerin yolunu açıyor. Bunlar silahları daha iyi, hafif, mobil, akıllı ve keskin hale getirecek. Kendi kendini yenileyen ve monte eden sistemler ortaya çıkaracak.

Biyolojik silahlar: Biyolojik savaşın tarihi neredeyse savaşın tarihi kadar eskidir. Ama biyoteknoloji, genetik ve genomikteki hızlı ilerlemeler son derece ölümcül yeni silahların habercisidir. Havadan aktarılan tasarım virüsler, yapay olarak üretilen dirençli bakteriler, genetik olarak dönüştürülen salgınlar vb. ile ilgili simülasyonlar gelecek ile ilgili kötü senaryoların yazılmasına sebep oluyor.

Biyokimyasal silahlar: Biyolojik silahlarda olduğu gibi teknolojik inovasyon bu silahların montajını neredeyse bir kendin yap görevi kadar kolaylaştırıyor. Nakil için donlar kullanılabilecektir.

Sosyal medya: Dijital kanallar enformasyonun yayılması ve iyi amaçlar için eylemlerin örgütlenmesi için imkanlar sunarken aynı zamanda kötücül içeriğin ve propagandanın yayılması için de kullanılabiliyor. Terör örgütlerinin son zamanlarda sosyal medyayı kullanarak takipçi devşirme ve seferber etmede kullanması gençleri tuzaklarına düşürdüklerini gündem oluşturan haberlerden takip ediyoruz. 

Yeni teknolojiler uluslararası güvenliği dönüştürüyor. Örnek olarak Samsung’un Kore’nin askerden arındırılmış bölgesinde sınır devriyesi olarak kullanılan SGR-A1 robotları gösterilebilir. İki makineli tüfek ve plastik kurşun atan bir silahla teçhiz edilmiş bu robotlar şu an için insan operatörler tarafından kontrol ediliyor ama bir kere programlandıklarında insan hedefleri kendi başlarına belirleyip angaje olabilirler.

Geçen yıl İngiltere Savunma Bakanlığı ve BAE Systems tarafından Taranis adlı hayalet uçağın başarıyla test edildiği açıklandı. Aynı zamanda Rapor olarak da bilinen bu uçak kendi başına havalanıp belli bir hedefe uçabiliyor ve gerekmediği sürece çok az operatör müdahalesiyle belirlenmiş bir hedefi bulabiliyor. Jeopolitik, askeri strateji ve taktik, düzenlemeler ve ahlakın kesişme noktalarında kritik sorular gündeme getirecektir.

Kaynak: Dördüncü Sanayi Devrimi, Klaus Schwab, World Economic Forum, Optimist, 2016